hakkaniyet Bakanı Yılmaz Tunç, Anayasa’da meydana getirilen reformlarla mühim mesafeler katedildiğini sadece hukukun üstünlüğünü esas alan bir Anayasa’nın yapılmasının lüzumlu bulunduğunu bildirdi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2024 yılı bütçesine ilişkin sunum icra eden Tunç, adaletin ve insan haklarının küresel düzeyde ayaklar altına alındığı bir süreçten geçildiğini, 7 Ekim’den bu yana Filistin’de insanlık suçu işlendiğini, çocuk, hanım demeden masum sivillerin üzerine bomba yağdırıldığını, soykırım yapıldığını dile getirdi.
Öldürülen Filistinlilerin yüzde 70’inin hanım ve çocuklardan oluştuğunu aktaran Tunç, soykırım ve cenk suçlarının internasyonal ceza mahkemesinin gündemine geleceğine inandığını kaydetti.
Türkiye olarak bugüne dek olduğu şeklinde bundan sonrasında da Filistinlilerin hakkını, hukukunu savunmaya devam edeceklerini belirten Tunç, “Acıların bir an evvel sona ermesini temenni ediyor, bu insanlık dışı saldırılarda ve meydana gelen soykırımda şehit edilen masum insanlara Yüce tanrı’tan rahmet temenni ediyorum. İnsanlık suçunu işleyen saldırganları huzurlarınızda bir kez daha lanetliyorum.” diye konuştu.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğünün; kamu güvenliğinin, toplumsal barışın, toplumsal ilerlemenin ve ekonomik büyümenin temel şartı bulunduğunu vurgulayan Tunç, hak ve özgürlüklerin yegane güvencesinin de demokratik hukuk devleti bulunduğunu kaydetti.
Bakan Tunç, demokratik hukuk devletinin tahkim edilmesi, temel hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi, yargının bağımsızlığı yanında tarafsızlığının da sağlanması hedefi doğrultusunda son yıllarda düzeltim sayılacak mühim adımlar atıldığını altını çizdi.
Reformlara ve temel kanunlardaki değişikliklere karşın Anayasa’da değişim yapılması gerektirme ettiğini belirten Tunç, şöyleki devam etti:
“Gerek Kanunlarımızın yenilenmesi gerekse Anayasa’da gerçekleştirdiğimiz reformlarla mühim mesafeler kaydetmiş olsak da halen yeni bir Anayasaya gereksinim duyduğumuz açıktır. Darbe döneminde hazırlanan mevcut Anayasa’nın, hukukun üstünlüğünü esas alan bir anlayışla hak ve özgürlükler çerçevesinde yenilenmesi elzemdir. bugüne dek Anayasamızda 19 değişim paketi ile 184 değişim yapılmış ve 200’den fazla noktaya temas edilmiştir. zaman içinde Anayasamızın yeknesaklığı bozulmuş ve adeta yamalı bir bohça haline gelmiştir. Bu, hepimiz tarafınca kabul gören bir gerçektir. Bu itibarla demokratik, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, toplumun her kesiminin görüşlerini ihtiva eden ve büyük bir mutabakatla kabul edilecek yeni ve sivil bir anayasa yapmak milletimize olan borcumuzdur.”
“Bakanlığımıza ilişik tesisler 7 bin depremzedeye ev sahipliği yapmış oldu”
hakkaniyet Bakanı Tunç, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde hakkaniyet hizmetlerine ilişkin data verdi.
Depremlerin yol açmış olduğu zararın hakkaniyet hizmetlerini de direkt etkilediğini kaydeden Tunç, hakkaniyet teşkilatı olarak süratli bir planlamayla tüm imkanların bölgeye seferber edildiğini ve önlemlerin alındığını kaydetti.
Depremzedelerin hak yitirilmesine uğramaması için görkemli Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin 120 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin yayımlandığını anımsatan Tunç, “Bölgede adli soruşturmaların gerçekleştirilebilmesi için 1000 hakim ve savcı ilaveten göreve getirilmiş, delillerin ivedilikle toplanması için mimar, inşaat mühendislerinden oluşan 984 bilirkişi bölgeye sevk edilmiş, vefat eden yurttaşlarımızın DNA ve kimlik tespitleri için 538 adli tıp uzmanı göreve getirilmiştir.” dedi.
Kardeş hakkaniyet sarayı projesi kapsamında 8 bin 951 hakkaniyet sarayı çalışanının bölgeye gönderildiğini ve yargı hizmetlerine destek olduklarını ifade eden Tunç, CEKUT ekiplerinin de arama-kurtarma faaliyetlerine katıldığını hatırlattı.
“Bakanlığımıza ilişik tesisler 7 bin depremzedeye ev sahipliği yapmıştır.” diyen Tunç,
depremden etkilenen illerdeki hakkaniyet Bakanlığına bağlı 108 hizmet binası ile 89 lojman binasının hasar tespitlerinin acil şekilde yapıldığını söylemiş oldu.
Depremde 15 hakkaniyet sarayı binasının ağır hasar gördüğünü ifade eden Tunç, “Depremden etkilenen Malatya hakkaniyet binasının ihalesini gerçekleştirdik.” dedi.
Adana-Karataş, Adıyaman-Besni, Hatay-Samandağ, Şanlıurfa-Birecik, Şanlıurfa-Suruç, Şanlıurfa-Viranşehir ve Şanlıurfa Ek hakkaniyet binalarının ihale işlemlerinin ise devam ettiğini dile getiren Tunç, bölgedeki öteki ihtiyaçlara ilişkin çalışmalarında sürdüğünü kaydetti.
Bakan Tunç, “Tüm bunların yanında depremde hasar gören hakkaniyet binalarımız için tadilat, lojistik, ikmal ve öteki hizmetler için Bakanlık olarak Ekim ayı itibarıyla 531 milyon 309 bin 755 lira harcama gerçekleştirdik.” ifadelerini kullandı.
zelzele bölgesinde 131 yeni mahkeme kuruldu
“zelzele sebebiyle yargının iş yükünün arttığının ve önümüzdeki süreçte de artmaya devam edeceğinin farkındayız” diyen Tunç, “Bu çerçevede yapmış olduğumuz analize dayalı olarak zelzele bölgesinde şimdiye kadar toplamda 131 yeni mahkeme kurduk. Kurulan mahkemelerin; 2’si adli yargı istinaf, 2’si ise yönetimsel yargı istinaf dairesidir.” şeklinde konuştu.
zelzele bölgesinde vazife icra eden hakim ve savcı sayısını da artırdıklarını kaydeden Tunç, son Kararname ile de bölgeye ilave 221 hakim ve savcı ataması gerçekleştirdiğini dile getirdi.
Bakan Tunç, zelzele bölgesindeki bazı yönetimsel davaların daha süratli sonuçlandırılmasına yönelik düzenlemeyi içeren 7471 sayılı Kanun’un 9 Kasım 2023 tarihinde yürürlüğe girdiğini hatırlattı.
2017’den bugüne 945 bin “soruşturmaya yer yok” sonucu
hakkaniyet Bakanı Tunç, soruşturma ile başlamış olan kovuşturma ile devam eden ve infaz aşamasıyla nihayetlenen ceza hakkaniyet sisteminin, günümüz insan hakları anlayışıyla uyumlu hale getirilmesi ve sistemin geliştirilmesine yönelik mühim iyileştirmeler yapıldığını belirtti.
Bu kapsamda 2017’de lekelenmeme hakkı doğrultusunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar (SYOK) verilebilmesi imkanının getirildiğini ifade eden Tunç, “Böylelikle asla kimsenin haksız, temelsiz ve yersiz suçlamalara muhatap olmamasını sağladık. Bu çerçevede 2017’den itibaren 945 bin SYOK sonucu verilmiştir.” dedi.
Bakan Tunç, ifade almaya yönelik soruşturma sonucu sebebiyle oluşan mağduriyeti gidermek amacıyla da vatandaşlara taahhütle özgür kalma imkanı getirildiğini anımsatarak, “Düzenlemenin yürürlüğe girmiş olduğu tarihten bugüne dek 234 bin 647 vatandaşımız taahhüt vererek özgür kalmıştır.” diye konuştu.
İstanbul Havalimanı’na kurulan adliyeye ilişkin de data veren Tunç, “11 Şubat 2020 tarihinden itibaren İstanbul Havalimanı’nda toplam 42 bin işlem yapılmıştır.” ifadelerini kullandı.
Bakan Tunç, tutuklamanın bir cezalandırma aracı olmadığını, ceza soruşturma ve kovuşturmalarının etkinliğinin temini için düzenlenmiş bir koruma tedbiri bulunduğunu anımsattı.
Son 21 yılda Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki değişimlerle tutuklamada “somut kanıt kriteri ile soruşturma ve kovuşturma aşamaları için ayrı ayrı azami tutukluluk süreleri getirildiğini” aktaran Tunç, “2002 senesinde cezaevlerinde bulunanların yüzde 41’i tutuklu iken bu oran bugün itibarıyla yüzde 16,21’e düşmüştür.” dedi.
“hanıma şiddetin önlenmesi noktasında uygulama sorunlarını ortadan kaldırmak için çalışıyoruz”
hakkaniyet Bakanı Tunç, çocuk adaleti sisteminin, onarıcı hakkaniyet yaklaşımıyla tekrardan yapılandırılması adına sürdürülen çalışmalardan en önemlilerinden birinin adli görüşme odaları bulunduğunu, 81 il ve 162 adliyede 169 adli görüşme odası bulunduğunu söylemiş oldu.
Adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerinin sayısının ise 167 bulunduğunu aktaran Tunç, Çocuk hakkaniyet Merkezleri’nin de ilk olarak Erzurum’da faaliyete geçtiğini kaydetti. Tunç, “Gaziantep’te ise çocuk hakkaniyet merkezi oluşturulması için Büyükşehir Belediyesi ile protokol imzalanmış olup merkezin kurulumuna ilişkin emek harcamalar devam etmektedir.” diye konuştu.
Çocuk tesliminin icra kanalıyla yapılması usulünü kaldırdıklarını anımsatan Tunç, “792 çocuk görüşme merkezinde bugüne dek 19 bin 940 dosyada 127 bin 732 çocuk teslimi ve kişisel ilişki kurulmasına dair işlem gerçekleştirilmiştir.” dedi.
hanıma yönelik şiddete karşı da birçok önlem alındığını ifade eden Tunç, “hanıma şiddetin önlenmesi noktasında mevzuatımızdaki değişimleri önemsiyoruz ve uygulama sorunlarını ortadan kaldırmak için çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Cezaevlerinde 49 bin 265 kişi eğitim görüyor”
hakkaniyet Bakanı Tunç, ceza adaleti sisteminin mühim bir parçasını infaz sistemi oluşturduğunu, sistemin amacının suçluların özgürlüğünü kısıtlamak değil, tekrardan topluma kazandırmak bulunduğunu söylemiş oldu.
“meydana getirilen çalışmalarla internasyonal standartlara uygun bir ceza infaz sistemi oluşturduk.” ifadelerini kullanan Tunç, fiziki şartları kafi olmayan cezaevlerinin kapatıldığını belirtti.
Ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutuklulara yönelik psiko-toplumsal müdahale programı uygulanmış olduğu bilgisini paylaşan Tunç, öte taraftan ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutukluların eğitim faaliyetlerini sürdürmelerinin de kolaylaştırıldığını dile getirdi.
Bakan Tunç, “Cezaevlerinde 49 bin 265 kişi ilkokuldan doktoraya kadar tahsil görmektedir. ÖSYM ve ulusal Eğitim Bakanlığının sınav merkezi olan cezaevlerinde 162 bin 838 kişi sınava girmiştir. Cezaevlerinde 4 fazlaca programlı lise, 39 da mesleki eğitim merkezi bulunmaktadır. Buralardan mezun olan hükümlüler tahliye olduklarında ellerinde meslek sahibi olarak tahliye olmaktadırlar.” ifadelerini kullandı.
Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu Projesi (ACEP) kapsamında, ceza infaz kurumlarında ilk kez görüntülü görüşme uygulamasının hayata geçirildiğini belirten Tunç, “Bu projeyi e-doktor, e-Mektup uygulamalarıyla da geliştirdik. Sistem üstünden bugüne dek 130 milyona yakın görüntülü ve sesli görüşme gerçekleştirilmiştir.” diye konuştu.
(Sürecek)
Çocuk Güncel Haberler