hakkaniyet Bakanı Tunç: “Soykırım ve harp Suçlarının internasyonal Ceza Mahkemesinin Gündemine Elbet bigün Geleceğine İnanıyoruz”


hakkaniyet Bakanı Yılmaz Tunç TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bakanlığının 2024 bütçesinin görüşmelerinde; “Adaletin ve insan haklarının küresel düzeyde ayaklar altına alındığı bir süreçten geçiyoruz. Filistin’de İsrail işgal etmiş olduğu topraklarda 7 Ekimden bu yana insanlık suçu işliyor, çocuk, hanım demeden masum sivillerin üzerine bombalar yağdırarak soykırım yapıyor. Hastanelerin, okulların, sığınmacı kamplarının bombalandığı, insanların aç, susuz bırakılarak göçe zorlandığı, 13 bin Filistinlinin şehit edilmiş olduğu, öldürülenlerin yüzde 70’inin hanım ve çocuklardan oluştuğu bu katliama karşın Birlemiş Milletler’in huzuruna getirilen ateşkes önerileri maalesef netice vermiyor. Tüm bunlara karşın, soykırım ve harp suçlarının internasyonal ceza mahkemesinin gündemine elbet bigün geleceğine inanıyoruz” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda hakkaniyet Bakanlığı, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye hakkaniyet Akademisi, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay’ın 2022 yılı kati hesap kanun teklifleri, 2024 yılı bütçe kanun teklifleri ile Sayıştay raporları görüşülüyor. hakkaniyet Bakanı Yılmaz Tunç bakanlığının bütçesiyle ilgili yapmış olduğu sunumda şunları söylemiş oldu:

“Adaletin ve insan haklarının küresel düzeyde ayaklar altına alındığı bir süreçten geçiyoruz. Filistin’de İsrail işgal etmiş olduğu topraklarda 7 Ekimden bu yana insanlık suçu işliyor, çocuk, hanım demeden masum sivillerin üzerine bombalar yağdırarak soykırım yapıyor. Hastanelerin, okulların, sığınmacı kamplarının bombalandığı, insanların aç, susuz bırakılarak göçe zorlandığı, 13 bin Filistinlinin şehit edilmiş olduğu, öldürülenlerin yüzde 70’inin hanım ve çocuklardan oluştuğu bu katliama karşın Birlemiş Milletler’in huzuruna getirilen ateşkes önerileri maalesef netice vermiyor. Bu durum, Sayın Cumhurbaşkanımızın dünya beşten büyüktür sözünün ne aşama anlamlı bulunduğunu bir kez daha gösteriyor. Tüm bunlara karşın, soykırım ve harp suçlarının internasyonal ceza mahkemesinin gündemine elbet bigün geleceğine inanıyoruz. Türkiye olarak bugüne dek olduğu şeklinde, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Filistinli kardeşlerimizin hakkını, hukukunu savunmaya devam edeceğiz. Acıların bir an evvel sona ermesini temenni ediyor, bu insanlık dışı saldırılarda ve meydana gelen soykırımda şehit edilen masum insanlara Yüce tanrı’tan rahmet temenni ediyorum. İnsanlık suçunu işleyen saldırganları huzurlarınızda bir kez daha lanetliyorum.

“DEMOKRASİ VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ; KAMU GÜVENLİĞİNİN, toplumsal BARIŞIN, TOPLUMSAL İLERLEMENİN VE EKONOMİK BÜYÜMENİN TEMEL ŞARTIDIR”

Demokrasi ve hukukun üstünlüğü; kamu güvenliğinin, toplumsal barışın, toplumsal ilerlemenin ve ekonomik büyümenin temel şartıdır. Aynı şekilde, hak ve özgürlüklerin yegane güvencesinin de demokratik hukuk devleti olduğu kuşkusuzdur. Demokratik hukuk devletinin tahkim edilmesi, temel hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi, yargının bağımsızlığı yanında tarafsızlığının da sağlanması hedefi doğrultusunda son yıllarda düzeltim sayılacak mühim adımlar attık. Bu kapsamda; ulusal Güvenlik Kurulu’nun yapısını daha demokratik hale getirdik.Yüksek Askeri Şura’yı tekrardan yapılandırdık. Sıkıyönetim ilanına müsaade eden Anayasa hükümlerini yürürlükten kaldırdık. Devlet güvenlik mahkemelerini ve hususi yetkili mahkemeleri kaldırdık. Askeri mahkemeleri, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ni kaldırarak yargıdaki sivil ve askeri yargı ayrımına son verdik. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu ve Anayasa Mahkemesi’ni tekrardan yapılandırdık. Seçilen üye kaynaklarını çeşitlendirdik ve seçim usulünü değiştirdik. Anayasa’daki ‘Geçici Madde 15’i yürürlükten kaldırmak suretiyle darbecilere yargı yolunu açtık. Kişisel verilerin etkin halde korunmasını, data edinme hakkını Anayasal ve yasal güvenceye kavuşturduk. Kamu denetçiliğinin kurulmasını sağlayarak her insana idarenin işleyişi ile ilgili şikayetlerde hak arama yolunu güçlendirdik. hanım hakları, çocuk hakları, engelli ve yaşlılarımız ile şehit aileleri ve gazilerimize pozitif ayrımcılık düzenlemelerini hayata geçirdik. Milletvekili seçilme yaşını otuzdan on sekize düşererek gençlerin de temsilinin önünü açtık. Sendikal hakları güçlendiren, memura toplu sözleşme hakkı getiren Anayasal düzenlemeleri hayata geçirdik. Cumhurbaşkanının halk tarafınca seçilmesini sağladık, millet hakimiyetine dayanan daha güçlü demokrasi için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçerek halkın yürütmeyi direkt belirlemesi imkanını sağladık, demokrasimizi güçlendirdik. Temel Kanunlarımızın tamamını yenileyerek çağımızın gereksinimleriyle uyumlu hale getirdik. Gerek Kanunlarımızın yenilenmesi gerekse Anayasa’da gerçekleştirdiğimiz reformlarla mühim mesafeler kaydetmiş olsak da halen yeni bir Anayasaya gereksinim duyduğumuz açıktır. Darbe döneminde hazırlanan mevcut Anayasa’nın, hukukun üstünlüğünü esas alan bir anlayışla hak ve özgürlükler çerçevesinde yenilenmesi elzemdir. bugüne dek Anayasamızda 19 değişim paketi ile 184 değişim yapılmış ve 200’den fazla noktaya temas edilmiştir. süre içinde Anayasamızın yeknesaklığı bozulmuş ve adeta yamalı bir bohça haline gelmiştir. Bu, hepimiz tarafınca kabul gören bir gerçektir.

Bu itibarla demokratik, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, toplumun her kesiminin görüşlerini ihtiva eden ve büyük bir mutabakatla kabul edilecek yeni ve sivil bir anayasa yapmak milletimize olan borcumuzdur.

“DEPREMDE HASAR GÖREN hakkaniyet BİNALARIMIZ İÇİN 531 MİLYON 309 B İ N 755 TL HARCAMA GERÇEKLEŞTİRDİK”

Depremden etkilenen illerimizde hakkaniyet hizmetlerine ilişkin hususları da komisyonumuza arz etmek isterim. 6 Şubat’ta gerçekleşen 11 ilimizi etkileyen dünya tarihinin en büyük depreminin yol açmış olduğu zarar hakkaniyet hizmetlerini de direkt etkilemiştir. hakkaniyet teşkilatı olarak süratli bir planlamayla tüm imkanlarımızı bölgeye seferber ettik ve önlemleri gecikmeksizin aldık. Bu kapsamda ilk olarak kimsenin hak yitirilmesine uğramaması için görkemli Hal Kapsamında ‘Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin 120 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ yayımlanmıştır. Bölgede adli soruşturmaların gerçekleştirilebilmesi için 1000 hakim ve savcı ilaveten göreve getirilmiş, delillerin ivedilikle toplanması için mimar, inşaat mühendislerinden oluşan 984 bilirkişi bölgeye sevk edilmiş, vefat eden yurttaşlarımızın DNA ve kimlik tespitleri için 538 adli tıp uzmanı göreve getirilmiştir. Kardeş hakkaniyet sarayı projesi kapsamında 8 bin 951 hakkaniyet sarayı çalışanı bölgeye gönderilerek yargı hizmetlerine destek olmuşlardır. CEKUT da 326 arama-kurtarma ekibiyle 41 vatandaşımızı canlı olarak enkazdan kurtarmıştır.

Ceza infaz kurumlarının ağır hasar görmesi sebebiyle 12 bin 638 hükümlü ve tutuklu başka bölgelere nakledilmiştir. Bakanlığımıza ilişik tesisler 7 bin depremzedeye ev sahipliği yapmıştır.

Depremden etkilenen 11 ilimizde bulunan, Bakanlığımıza bağlı 108 hizmet binası ile 89 lojman binasının hasar tespitlerini acil şekilde yaptık. Depremde ağır hasarlı hakkaniyet sarayı sayısı 15’tir. ek olarak 2 denetimli serbestlik hizmet binasının, 11 ceza infaz kurumunun, 253 daireli 20 hakkaniyet lojman binasının da ağır hasarlı bulunduğunu tespit ettik. Depremden etkilenen Malatya hakkaniyet binasının ihale sürecini tamamlamış bulunmaktayız. Adana-Karataş, Adıyaman-Besni, Hatay-Samandağ, Şanlıurfa-Birecik, Şanlıurfa- Suruç, Şanlıurfa-Viranşehir ve Şanlıurfa Ek hakkaniyet binalarının ihale işlemleri ise devam etmektedir. gene hasar ve gereksinim durumunu dikkate alarak zelzele bölgesinde yer edinen 32 hakkaniyet binası, 2 bin 304 daireden oluşan hakkaniyet sarayı personel konutu ve 13 ceza infaz kurumu projesini 2024 yılı yatırım programına teklif ettik. Tüm bunların yanında depremde hasar gören hakkaniyet binalarımız için tadilat, lojistik, ikmal ve öteki hizmetler için Bakanlık olarak ekim ayı itibarıyla 531 milyon 309 bin 755 TL harcama gerçekleştirdik.

“zelzele BÖLGESİNDE ŞİMDİYE KADAR TOPLAMDA 131 YENİ MAHKEME KURDUK”

zelzele sebebiyle yargının iş yükünün arttığının ve önümüzdeki süreçte de artmaya devam edeceğinin farkındayız. Bu çerçevede yapmış olduğumuz analize dayalı olarak zelzele bölgesinde şimdiye kadar toplamda 131 yeni mahkeme kurduk. Kurulan mahkemelerin; 2’si adli yargı istinaf, 2’si ise yönetimsel yargı istinaf dairesidir. zelzele bölgesinde vazife meydana getiren hakim ve savcı sayısını da artırmış bulunmaktayız. Son Kararname ile de bölgeye ilave 221 hakim ve savcı ataması gerçekleştirdik. Gaziantep’te gerçekleştirdiğimiz “zelzele Bölgesi Değerlendirme Toplantısı”nda ortaya çıkan görüşler doğrultusunda zelzele bölgesindeki bazı yönetimsel davaların daha süratli sonuçlandırılmasına yönelik düzenleme içeren 7471 sayılı Kanun 9 Kasım 2023 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yaptığımız düzenlemeyle yeni usulde yönetimsel yargıda, kapsama giren davalarda averaj yargılama süresinin (tebligat süreleri hariç) 735 günden 178 güne ineceğini öngörmekteyiz.

“11 MİLYON 472 BİN 298 DERDEST DOSYA BULUNMAKTADIR”

Yargı teşkilatımızın iş yüküne ilişkin bazı bilgileri komisyonumuza arz etmekte yarar görüyoruz. 2023 yılı Kasım ayı itibarıyla; Cumhuriyet başsavcılıklarında 5 milyon 895 bin 940, ilk aşama mahkemelerinde 3 milyon 791 bin 842, istinaf mahkemelerinde 1 milyon 213 bin 434, temyiz mahkemelerinde ise 571 bin 82 olmak suretiyle toplam 11 milyon 472 bin 298 derdest dosya bulunmaktadır. 2022 senesinde yargı teşkilatımızın ilk aşama, istinaf ve temyiz olmak suretiyle 12 milyon 147 bin 3 toplam dosyada karar verilmiştir. Nüfus, ekonomik ilişkiler ve kontakt teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak yargının iş yükü devamlı artmaktadır. Bu kapsamda, iş yükündeki artışı karşılayacak şekilde yargı teşkilatının kapasitesini güçlendirmeye devam ediyoruz.

Hakim ve savcı sayısı 2002 senesinde 9 bin 349 iken; bugün bu sayıyı yüzde 155 artışla 23 bin 788’e çıkardık. 2002 senesinde 100 bin kişiye, düşen hakim sayısı 9.40 iken; bugün 19.02, savcı sayısı ise 4.97 iken bugün 8.91 olmuştur. Toplam hanım hakim ve savcı sayısı 2002 senesinde bin 847 iken bugün bu sayıyı yüzde 380 artışla 8 bin 859’a çıkardık.

ek olarak 23-24 Aralık 2023 tarihlerinde yapacağımız sınav ile toplamda bin hakim ve savcı yardımcısı alımı yapacağımızı da belirtmek isterim. Aynı artışı personel sayısında da gerçekleştirdik. 2002 senesinde personel sayımız 51 bin 681 iken; bu sayıyı yüzde 220’lik bir artışla bugün 165 bin 31’e çıkardık. yurttaşlarımızın davalarının bir an ilkin görülmesi için mahkeme sayılarında da mühim bir artış sağladık. 2002 senesinde, adli yargıda 3 bin 581 olan mahkeme sayısını yüzde 98 artışla; bugün için 7 bin 118’e çıkardık. İdari yargıda 146 olan mahkeme sayısını 221’e yükseltilerek yüzde 51 artış sağladık. İhtisas mahkemelerinin sayısını da artırdık. İhtisas mahkemelerinin sayısı 2002 senesinde 986 iken bugün için yüzde 64 artışla bin 615 olmuştur. Malumunuz olduğu suretiyle geçtiğimiz süreçte hayata geçirdiğimiz reformların en önemlilerinden biri de hakim ve savcı yardımcılığı müessesesidir. Yeni uygulamayla hakim ve savcı adaylığı müessesesini kaldırıdık. Yeni sistemde, hakim ve savcı yardımcılığı süresi üç senedir. Hakim ve savcı yardımcıları, temel eğitim sürecinin, ara eğitim dönemlerinin ve son eğitim sürecinin sonunda toplamda dört yazılı sınava doğal olarak tutulacaktır. ek olarak son eğitim periyodunu bitiren hakim ve savcı yardımcıları sözlü sınava girecekler. Bu suretle, uygulamanın farkındalığı ile yetişen hakim ve savcı yardımcıları göreve başlarken mesleğe intibak sürecini oldukca daha rahat geçirecektir.

Hükümetlerimiz döneminde, Bakanlığımıza ayrılan bütçe miktarı, hakkaniyet hizmetlerinin daha etkin bir halde sağlanabilmesi için seneler içinde artırılmıştır. 2002 senesinde Bakanlığımız bütçesinin merkezi yönetim bütçesi içindeki oranı yüzde 0,83 iken, bu oran 2024 yılı teklifinde yüzde 1,67’ye terfi etmiştir. 2024 yılı teklifinde Bakanlığımıza tahsisi öngörülen toplam bütçe miktarı: 198 milyar 703 milyon 54 bin TL’dir. Bakanlığımız 2022 Yılı kati Hesabına ilişkin de bazı bilgileri paylaşmakta yarar görüyorum. 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bakanlığımız hizmetlerinin yerine getirilebilmesi için 33 milyar 323 milyon 466 bin TL ödenek tahsis edilmiştir. Yıl içinde 16 milyar 293 milyon 161 bin 208 TL eklenmiş olup yıl sonu itibarıyla ödenek toplamı 49 milyar 616 milyon 627 bin 208 TL olmuştur. Yıl sonu itibarıyla; personel ve toplumsal güvenlik giderleri için 32 milyar 549 milyon 124 bin 880 TL, mal ve hizmet alımları için 10 milyar 554 milyon 682 bin 216 TL, cari transferler için 1 milyar 73 milyon 40 bin 414 TL, ana para giderleri (Yatırımlar) için 4 milyar 516 milyon 881 bin 640 TL, ana para transferleri için 925 milyon 383 bin 500 TL olmak suretiyle, ödenek üstü harcamalarla birlikte toplamda 49 milyar 619 milyon 112 bin 651 TL harcama gerçekleşmiştir. ek olarak Sayıştay denetimine ilişkin bazı hususları da bilgilerinize arz etmek isterim. Denetimde yer edinen bulgular ciddiyetle incelenmekte ve lüzumlu emekler yapılmaktadır. 2022 yılı Raporunda tespit edilen hususlarla ilgili olarak kurumlarla kontakt halinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sayıştay Raporu’nda herhangi bir kamu ziyanı bulunmadığını, özetlemek gerekirse Sayıştay’ın kamu zararına sebebiyet veren herhangi bir tespitte bulunmadığı hususunu bilhassa arz etmek isterim. Bulgular, büyük oranda muhasebe sistemine ilişkindir.”

Güncel Haberler

Kurtulmuş: “Terörün Türkiye başta olmak suretiyle bu coğrafyanın geleceğine bir suikast bulunduğunu en iyi biz biliyoruz”


AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Irak’ın Duhok vilayetinin Zaho ilçesindeki saldırıya ilişkin, “Biz Iraklı yetkililerle bu olayın ortaya çıkarılması için her türlü bilginin, her türlü belgenin paylaşılması ve bu olayın gerçeklerinin ortaya çıkarılması için ortaklaşa iş hayata geçirmeye hazır olduğumuzu buradan bir kere daha ifade ediyoruz.” dedi.

Kurtulmuş, partisinin Burdur İl Başkanlığı Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda yapmış olduğu konuşmada, Türkiye’nin bugün her alanda gelişmiş ve gelişmeye devam eden bir ülke haline geldiğini söylemiş oldu.

Geçmişte müdafa sanayisinde başkalarına el açan Türkiye’nin bugün kendi silahlarını, İHA, SİHA’larını üreten ülke konumuna geldiğini vurgulayan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde birçok alanda fazlaca mesafe aldıklarını, birçok işi başardıklarını sadece daha yapılacak fazlaca işin bulunduğunu beyan etti.

28 Şubat sürecinde bir başı örtülü hanım öğretmenin okula gidip ders anlatamadığını, imam hatip ve meslek lisesi öğrencilerinin kat sayı problemi sebebiyle istedikleri üniversitelere gidemediklerini hatırlatan Kurtulmuş, bugün başı örtülü hanım milletvekillerin, valilerin, subayların bulunduğunu, tüm okullardaki öğrencilere eşit eğitim imkanı sunulduğunu dile getirdi.

Türkiye’nin internasyonal arenada sözü dinlenilen bir ülke haline geldiğine işaret eden Kurtulmuş, Rusya ile Ukrayna arasındaki muharebede her iki ülkenin lideri ile yalnız Erdoğan’ın görüşerek, barışçıl bir yol atılması için savaşım ettiğini söyledi.

Kurtulmuş, Türkiye’nin bu coğrafya halklarının birliği, beraberliği, dostluğu ve yakın ilişkisinden başka bir niyeti olmadığının altını çizerek, şu şekilde devam etti:

“Bu coğrafyada hiçbir probleminin ilelebet devam etmesini istemeyiz. Halkların birbirlerine karşı düşman ya da birbirlerine karşı rekabet içinde değil, insani yarış içinde dost ve kardeş ülkeler olarak savaşım etmesini öneriyoruz. fakat başkaları hem savaşların devam etmesini ister hem de senelerdir yaptıkları şeklinde terör örgütlerinin üstünden bu bölgelerin hareketsiz kalmasını isterler. ‘DEAŞ’a, PKK’ya, PYD’ye kimler senelerdir destek veriyor?’ sorusunun yanıtını bulmadan, ‘Bu bölgeden ne yapılmak isteniyor?’ sorusunu da cevaplandıramayız. Bu coğrafyanın birçok yerinde terör örgütlerinin üstünden ülkeleri hareketsiz hale getirmek istiyorlar.”

Türkiye’nin içinde yaşamış olduğu bölgede hiçbir terör örgütünün varlığını sürdürmemesi ve ilelebet bu topraklardan sökülüp atılmasını hedeflediğini vurgulayan Kurtulmuş, bölgenin terör belasından fazlaca acılar çektiğini beyan etti.

Kurtulmuş, bazılarının ise hala terör örgütünden medet umduklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Tahran’da gerçekleştirdikleri üçlü zirveyi hatırlatan Kurtulmuş, Erdoğan’ın zirvede “Terör örgütlerini biz bu bölgede istemiyoruz. Bu bölgede sulh ve selamet istiyoruz. Terör örgütlerine buralarda müsaade etmek istemiyoruz, siz kıymetli ziyaretçilerimizin de dost ülkeler olarak desteğinizi istiyoruz.” açıklamalarında bulunduğunu anımsattı.

Zirve sonrası Irak’ın Duhok vilayetinin Zaho ilçesinde sivillerin ölümüne yol açan hücum yaşandığına değinen Kurtulmuş, bombalar patladığını, zavallı fazlaca sayıda sivil insanoğlunun vefat ettiğini belirterek, başsağlığı diledi.

Kurtulmuş, Türkiye olarak bölgede her insanoğlunun birlikte sulh içinde yaşamasını istediklerini vurgulayarak, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bizim sivil halkın en küçük bir halde kılına zarar gelmemesi için hususi bir gayretimiz bulunduğunu cümle evren biliyor. Dolayısıyla buradan bir kere daha Burdur’dan ifade etmek isterim, orada yaşanmış olan olayın arkasındaki gerçek her neyse bunun ortaya konulması için Türkiye ilk andan itibaren Dışişleri üstünden yapmış olduğu duyuru etmiş olduğu pozisyonunu korumaktadır. Biz Iraklı yetkililerle bu olayın ortaya çıkarılması için her türlü bilginin, her türlü belgenin paylaşılması ve bu olayın gerçeklerinin ortaya çıkarılması için ortaklaşa iş hayata geçirmeye hazır olduğumuzu buradan bir kere daha ifade ediyoruz. şu sebeple artık yeter, bu bölge insanları terörden, bombalardan, katliamlardan, bu tür cinayetlerden fazlaca çekti. İsteriz ki bölgenin halklarının tamamı, Araplar da Kürtler de Türkler de ötekiler de şimdiye kadar yaşadıkları şeklinde bundan sonrasında kıyamete kadar birlikte sulh içinde yaşasınlar. Terörün Türkiye başta olmak suretiyle bu coğrafyanın geleceğine bir suikast bulunduğunu en iyi biz biliyoruz. Binlerce evladını terörle yitirmiş olan bir milletin evlatları olarak, terörün büyük ve güçlü Türkiye idealindeki yürüyüşüne iyi mi engel bulunduğunu bilen bir ülkenin evlatları olarak dünyadaki tüm terör örgütlerinin bir an evvel silahlarının susmasını, bir an evvel terör örgütlerinin susturulmasını ve arkasındaki güçlerin de teröre destek vermekten vazgeçmelerini isteriz.”

Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, teröre karşı duruşu internasyonal alanda, her platformda aktardıklarını dile getirdi.

“Ne yapacağını bilmeyen karşıcılık var”

karşıcılık parti liderinin gerçekleştirdikleri toplantılara da değinen Kurtulmuş, masa etrafındaki 6 genel başkan ile artı bir konumundaki parti temsilcilerinin bugüne dek Türkiye’nin temel meselelerinde ortak görüş belirtemediklerini söylemiş oldu.

Ne yapacaklarını, Türkiye’nin meseleleri karşısında iyi mi hareket edeceklerini bilmeden yollarına devam ettiklerine dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Bazıları diyor ki ‘Biz iktidara gelirsek İstanbul Sözleşmesi’ni tekrardan uygulamaya koyacağız.’ Masadaki hepimiz aynı şeye inanıyor mu? Efendim ne getireceksiniz? ‘Tayyip Erdoğan gitsin de ondan sonrasında düşünürüz’ diyorlar. ‘Güçlendirilmiş parlamenter sisteme döneceğiz.’ diyorlar. inanırım o partilerin buradaki temsilcileri, bırakın genel merkezdeki en üst düzeydeki temsilcilerini toplayın, ‘arkadaş, kardeş, şu güçlendirilmiş parlamenter sistem nedir?’ diye ellerine verin mikrofonu, 7’si de ayrı şeyi söyleyecektir. Dolayısıyla yalnız parça olmak üstünden bir araya gelen, yalnız imgesel bir halde Türkiye’nin geleceği ile ilgili bir şeyler anlatmaya çalışan bir karşıcılık izlenmeyen tv şeklinde karşınızda duruyor. Bunlara karşı inşallah iyi çalışacağız.”

politika Güncel Haberler