TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Yargı Krizi Görüşüldü


TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda hakkaniyet Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde söz alarak Türkiye‘nin gündeminden düşmeyen yargı krizine ilişkin değerlendirmelerde bulunmuş oldu.

hakkaniyet Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde yargıyla ilgili açıklamalarda bulunan ve hakkaniyet Bakanı Yılmaz Tunç’a hitaben konuşan Milletvekili Tutdere, “Sunumunuzu hakikaten dikkatlice dinledim. bilhassa demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve özgürlükler mevzusunda oldukca ciddi şeyler söylediniz, iddialar ortaya koydunuz sadece uygulamaya baktığımızda sizin bu söylediklerinizin yaşam bulmasının hakikaten olanaksız olduğu bir Türkiye‘de yaşadığımızı gördük. Geçen dönem parlamentoda gerek yargı reformları adı altında gerek insan hakları fiil planı adı altında 7 paketten bahsettiniz ve bu 7 paket de kanunlaştı sadece uygulamada görüyoruz ki Türkiye‘deki hakkaniyet özlemi, milyonların hakkaniyet özlemi bir türlü giderilemiyor. tüm hukukçular şunu oldukca iyi bilir ki en iyi kanun en iyi uygulamada yaşam bulur. Şimdi, bilhassa bu son on gündür içinde bulunduğumuz, Türkiye‘mizin içinde bulunmuş olduğu bir yargı krizi var ve bu yargı krizi de Türkiye‘de aslen yargıda yaşadığımız sorunların mevzuattan kaynaklı değil, uygulayıcılardan kaynaklı bulunduğunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Bugün devletimizde yürürlükte olan Anayasa’yı açıkça çiğneyen, yok sayan bir yüksek yargı kararıyla tüm Türkiye çalkalanıyor. bilhassa 3. Ceza Dairesinin hakikaten Türkiye’deki tüm hukuk sistemini yok sayan sonucu hukuk sistemimizi, adalete olan itimatı tekrardan tartışılır hale getirdi. Yargı krizi tartışmaları sonrası gözlerin hakkaniyet Bakanında bulunduğunu söyleyen Tutdere, “Bu tartışmayla birlikte aslen gözler sizdeydi. Hatta AK Parti’ye yakın hukukçular, kamuoyu, tüm kesimler sizden hakkaniyet Bakanı olarak oldukca sağduyulu bir açıklama bekliyordu. mesela siz anayasaya ve anayasal kurumlara saygı çerçevesinde bir açıklama yapabilirdiniz bu mevzuda fakat bizleri hayrete düşürdünüz. Söz mevzusu kararın iki yüksek mahkeme arasındaki bir uyuşmazlıktan kaynaklandığını, görüş ayrılığından kaynaklandığını ifade etmeniz hakikaten başta ben olmak suretiyle Türkiye’deki birçok hukukçuyu hayrete düşürmüştür. Siz hakkaniyet Bakanısınız, işiniz zor, Türkiye’de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı, anayasa mahkemesi kararlarının uygulanmadığı, nüfusunun büyük bir kısmının hakkaniyet özlemiyle tutuştuğu bir ülkede hakkaniyet Bakanı olmak zor. Şimdi bu işin sonucu ne olacak? Cumhuriyet Halk Partimiz Genel Kurul’da fiil yapıyor, milletvekillerimiz Genel Kurulu terk etmiyor. Bu işin sonucu ne olacak? Sizin bu mevzuda, hakkaniyet Bakanı olarak Türkiye’nin önünü açacak bir emek harcama yapmanız yada bu mevzuda bir açıklama yapmanız gerekiyor. çoğumuz oldukca iyi biliyoruz, aslen bu işin başlangıcında yanlışa sevk eden 13. Ağır Ceza Mahkemesinin sonucu oldu. Normalde CMK’ye gore tekrardan yargılamayı yapmakla görevli olan 13. Ağır Ceza Mahkemesidir. 13. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimleri kanuna aykırı şekilde bir karar vererek topu Yargıtay’ın kucağına attılar ve ondan sonrasında da bu şekilde bir emek harcama oldu. Bu karar yok hükmündedir. 13. Ağır Ceza Mahkemesinin bu mevzuda yok olan kararından dönerek yeni bir karar vermesi Türkiye’deki bu krizin aşılmasına katkı elde edecektir. doğal ki siz Bakan olarak biz yargıya yönerge veremeyiz kabul edebilirsiniz fakat biz şunu oldukca iyi biliyoruz ki sizin beyanlarınız ve açıklamalarınız bu mevzuda yol gösterici olacaktır. Bu mevzuda milletimiz sizden etkin rol almanızı ve inisiyatif almanızı bekliyor” şeklinde konuştu.

Tutdere, ek olarak senelerdir gündeme getirmiş olduğu Besni Adliyesi’nin ihalesinin 4 Aralık’ta gerçekleştirilecek olması sebebiyle hakkaniyet Bakanı Yılmaz Tunç’a teşekkür ederek Besni Adliyesinin bir an evvel yapılması, avukatların ve Besni halkının ihtiyaçlarının karşılanması için konun takip edeni olmaya devam edeceklerini belirtti” diye konuştu. – ADIYAMAN

Türkiye Yargı Hukuk politika Haberler

hakkaniyet Bakanlığının 2024 yılı bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda


hakkaniyet Bakanı Yılmaz Tunç, Anayasa’da meydana getirilen reformlarla mühim mesafeler katedildiğini sadece hukukun üstünlüğünü esas alan bir Anayasa’nın yapılmasının lüzumlu bulunduğunu bildirdi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2024 yılı bütçesine ilişkin sunum icra eden Tunç, adaletin ve insan haklarının küresel düzeyde ayaklar altına alındığı bir süreçten geçildiğini, 7 Ekim’den bu yana Filistin’de insanlık suçu işlendiğini, çocuk, hanım demeden masum sivillerin üzerine bomba yağdırıldığını, soykırım yapıldığını dile getirdi.

Öldürülen Filistinlilerin yüzde 70’inin hanım ve çocuklardan oluştuğunu aktaran Tunç, soykırım ve cenk suçlarının internasyonal ceza mahkemesinin gündemine geleceğine inandığını kaydetti.

Türkiye olarak bugüne dek olduğu şeklinde bundan sonrasında da Filistinlilerin hakkını, hukukunu savunmaya devam edeceklerini belirten Tunç, “Acıların bir an evvel sona ermesini temenni ediyor, bu insanlık dışı saldırılarda ve meydana gelen soykırımda şehit edilen masum insanlara Yüce tanrı’tan rahmet temenni ediyorum. İnsanlık suçunu işleyen saldırganları huzurlarınızda bir kez daha lanetliyorum.” diye konuştu.

Demokrasi ve hukukun üstünlüğünün; kamu güvenliğinin, toplumsal barışın, toplumsal ilerlemenin ve ekonomik büyümenin temel şartı bulunduğunu vurgulayan Tunç, hak ve özgürlüklerin yegane güvencesinin de demokratik hukuk devleti bulunduğunu kaydetti.

Bakan Tunç, demokratik hukuk devletinin tahkim edilmesi, temel hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi, yargının bağımsızlığı yanında tarafsızlığının da sağlanması hedefi doğrultusunda son yıllarda düzeltim sayılacak mühim adımlar atıldığını altını çizdi.

Reformlara ve temel kanunlardaki değişikliklere karşın Anayasa’da değişim yapılması gerektirme ettiğini belirten Tunç, şöyleki devam etti:

“Gerek Kanunlarımızın yenilenmesi gerekse Anayasa’da gerçekleştirdiğimiz reformlarla mühim mesafeler kaydetmiş olsak da halen yeni bir Anayasaya gereksinim duyduğumuz açıktır. Darbe döneminde hazırlanan mevcut Anayasa’nın, hukukun üstünlüğünü esas alan bir anlayışla hak ve özgürlükler çerçevesinde yenilenmesi elzemdir. bugüne dek Anayasamızda 19 değişim paketi ile 184 değişim yapılmış ve 200’den fazla noktaya temas edilmiştir. zaman içinde Anayasamızın yeknesaklığı bozulmuş ve adeta yamalı bir bohça haline gelmiştir. Bu, hepimiz tarafınca kabul gören bir gerçektir. Bu itibarla demokratik, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, toplumun her kesiminin görüşlerini ihtiva eden ve büyük bir mutabakatla kabul edilecek yeni ve sivil bir anayasa yapmak milletimize olan borcumuzdur.”

“Bakanlığımıza ilişik tesisler 7 bin depremzedeye ev sahipliği yapmış oldu”

hakkaniyet Bakanı Tunç, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde hakkaniyet hizmetlerine ilişkin data verdi.

Depremlerin yol açmış olduğu zararın hakkaniyet hizmetlerini de direkt etkilediğini kaydeden Tunç, hakkaniyet teşkilatı olarak süratli bir planlamayla tüm imkanların bölgeye seferber edildiğini ve önlemlerin alındığını kaydetti.

Depremzedelerin hak yitirilmesine uğramaması için görkemli Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin 120 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin yayımlandığını anımsatan Tunç, “Bölgede adli soruşturmaların gerçekleştirilebilmesi için 1000 hakim ve savcı ilaveten göreve getirilmiş, delillerin ivedilikle toplanması için mimar, inşaat mühendislerinden oluşan 984 bilirkişi bölgeye sevk edilmiş, vefat eden yurttaşlarımızın DNA ve kimlik tespitleri için 538 adli tıp uzmanı göreve getirilmiştir.” dedi.

Kardeş hakkaniyet sarayı projesi kapsamında 8 bin 951 hakkaniyet sarayı çalışanının bölgeye gönderildiğini ve yargı hizmetlerine destek olduklarını ifade eden Tunç, CEKUT ekiplerinin de arama-kurtarma faaliyetlerine katıldığını hatırlattı.

“Bakanlığımıza ilişik tesisler 7 bin depremzedeye ev sahipliği yapmıştır.” diyen Tunç,

depremden etkilenen illerdeki hakkaniyet Bakanlığına bağlı 108 hizmet binası ile 89 lojman binasının hasar tespitlerinin acil şekilde yapıldığını söylemiş oldu.

Depremde 15 hakkaniyet sarayı binasının ağır hasar gördüğünü ifade eden Tunç, “Depremden etkilenen Malatya hakkaniyet binasının ihalesini gerçekleştirdik.” dedi.

Adana-Karataş, Adıyaman-Besni, Hatay-Samandağ, Şanlıurfa-Birecik, Şanlıurfa-Suruç, Şanlıurfa-Viranşehir ve Şanlıurfa Ek hakkaniyet binalarının ihale işlemlerinin ise devam ettiğini dile getiren Tunç, bölgedeki öteki ihtiyaçlara ilişkin çalışmalarında sürdüğünü kaydetti.

Bakan Tunç, “Tüm bunların yanında depremde hasar gören hakkaniyet binalarımız için tadilat, lojistik, ikmal ve öteki hizmetler için Bakanlık olarak Ekim ayı itibarıyla 531 milyon 309 bin 755 lira harcama gerçekleştirdik.” ifadelerini kullandı.

zelzele bölgesinde 131 yeni mahkeme kuruldu

“zelzele sebebiyle yargının iş yükünün arttığının ve önümüzdeki süreçte de artmaya devam edeceğinin farkındayız” diyen Tunç, “Bu çerçevede yapmış olduğumuz analize dayalı olarak zelzele bölgesinde şimdiye kadar toplamda 131 yeni mahkeme kurduk. Kurulan mahkemelerin; 2’si adli yargı istinaf, 2’si ise yönetimsel yargı istinaf dairesidir.” şeklinde konuştu.

zelzele bölgesinde vazife icra eden hakim ve savcı sayısını da artırdıklarını kaydeden Tunç, son Kararname ile de bölgeye ilave 221 hakim ve savcı ataması gerçekleştirdiğini dile getirdi.

Bakan Tunç, zelzele bölgesindeki bazı yönetimsel davaların daha süratli sonuçlandırılmasına yönelik düzenlemeyi içeren 7471 sayılı Kanun’un 9 Kasım 2023 tarihinde yürürlüğe girdiğini hatırlattı.

2017’den bugüne 945 bin “soruşturmaya yer yok” sonucu

hakkaniyet Bakanı Tunç, soruşturma ile başlamış olan kovuşturma ile devam eden ve infaz aşamasıyla nihayetlenen ceza hakkaniyet sisteminin, günümüz insan hakları anlayışıyla uyumlu hale getirilmesi ve sistemin geliştirilmesine yönelik mühim iyileştirmeler yapıldığını belirtti.

Bu kapsamda 2017’de lekelenmeme hakkı doğrultusunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar (SYOK) verilebilmesi imkanının getirildiğini ifade eden Tunç, “Böylelikle asla kimsenin haksız, temelsiz ve yersiz suçlamalara muhatap olmamasını sağladık. Bu çerçevede 2017’den itibaren 945 bin SYOK sonucu verilmiştir.” dedi.

Bakan Tunç, ifade almaya yönelik soruşturma sonucu sebebiyle oluşan mağduriyeti gidermek amacıyla da vatandaşlara taahhütle özgür kalma imkanı getirildiğini anımsatarak, “Düzenlemenin yürürlüğe girmiş olduğu tarihten bugüne dek 234 bin 647 vatandaşımız taahhüt vererek özgür kalmıştır.” diye konuştu.

İstanbul Havalimanı’na kurulan adliyeye ilişkin de data veren Tunç, “11 Şubat 2020 tarihinden itibaren İstanbul Havalimanı’nda toplam 42 bin işlem yapılmıştır.” ifadelerini kullandı.

Bakan Tunç, tutuklamanın bir cezalandırma aracı olmadığını, ceza soruşturma ve kovuşturmalarının etkinliğinin temini için düzenlenmiş bir koruma tedbiri bulunduğunu anımsattı.

Son 21 yılda Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki değişimlerle tutuklamada “somut kanıt kriteri ile soruşturma ve kovuşturma aşamaları için ayrı ayrı azami tutukluluk süreleri getirildiğini” aktaran Tunç, “2002 senesinde cezaevlerinde bulunanların yüzde 41’i tutuklu iken bu oran bugün itibarıyla yüzde 16,21’e düşmüştür.” dedi.

“hanıma şiddetin önlenmesi noktasında uygulama sorunlarını ortadan kaldırmak için çalışıyoruz”

hakkaniyet Bakanı Tunç, çocuk adaleti sisteminin, onarıcı hakkaniyet yaklaşımıyla tekrardan yapılandırılması adına sürdürülen çalışmalardan en önemlilerinden birinin adli görüşme odaları bulunduğunu, 81 il ve 162 adliyede 169 adli görüşme odası bulunduğunu söylemiş oldu.

Adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerinin sayısının ise 167 bulunduğunu aktaran Tunç, Çocuk hakkaniyet Merkezleri’nin de ilk olarak Erzurum’da faaliyete geçtiğini kaydetti. Tunç, “Gaziantep’te ise çocuk hakkaniyet merkezi oluşturulması için Büyükşehir Belediyesi ile protokol imzalanmış olup merkezin kurulumuna ilişkin emek harcamalar devam etmektedir.” diye konuştu.

Çocuk tesliminin icra kanalıyla yapılması usulünü kaldırdıklarını anımsatan Tunç, “792 çocuk görüşme merkezinde bugüne dek 19 bin 940 dosyada 127 bin 732 çocuk teslimi ve kişisel ilişki kurulmasına dair işlem gerçekleştirilmiştir.” dedi.

hanıma yönelik şiddete karşı da birçok önlem alındığını ifade eden Tunç, “hanıma şiddetin önlenmesi noktasında mevzuatımızdaki değişimleri önemsiyoruz ve uygulama sorunlarını ortadan kaldırmak için çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Cezaevlerinde 49 bin 265 kişi eğitim görüyor”

hakkaniyet Bakanı Tunç, ceza adaleti sisteminin mühim bir parçasını infaz sistemi oluşturduğunu, sistemin amacının suçluların özgürlüğünü kısıtlamak değil, tekrardan topluma kazandırmak bulunduğunu söylemiş oldu.

“meydana getirilen çalışmalarla internasyonal standartlara uygun bir ceza infaz sistemi oluşturduk.” ifadelerini kullanan Tunç, fiziki şartları kafi olmayan cezaevlerinin kapatıldığını belirtti.

Ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutuklulara yönelik psiko-toplumsal müdahale programı uygulanmış olduğu bilgisini paylaşan Tunç, öte taraftan ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutukluların eğitim faaliyetlerini sürdürmelerinin de kolaylaştırıldığını dile getirdi.

Bakan Tunç, “Cezaevlerinde 49 bin 265 kişi ilkokuldan doktoraya kadar tahsil görmektedir. ÖSYM ve ulusal Eğitim Bakanlığının sınav merkezi olan cezaevlerinde 162 bin 838 kişi sınava girmiştir. Cezaevlerinde 4 fazlaca programlı lise, 39 da mesleki eğitim merkezi bulunmaktadır. Buralardan mezun olan hükümlüler tahliye olduklarında ellerinde meslek sahibi olarak tahliye olmaktadırlar.” ifadelerini kullandı.

Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu Projesi (ACEP) kapsamında, ceza infaz kurumlarında ilk kez görüntülü görüşme uygulamasının hayata geçirildiğini belirten Tunç, “Bu projeyi e-doktor, e-Mektup uygulamalarıyla da geliştirdik. Sistem üstünden bugüne dek 130 milyona yakın görüntülü ve sesli görüşme gerçekleştirilmiştir.” diye konuştu.

(Sürecek)

Çocuk Güncel Haberler

10 Ekim Katliamının Araştırılması Önerisi, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP Oylarıyla Reddedildi: “Kaos ve Kandan Yeni Bir İktidar Ürettiniz”


Terör örgütü IŞİD’in Ankara’da yapmış olduğu 10 Ekim katliamının araştırılmasına ilişkin önergenin direkt gündeme alınması önerisi, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. CHP Ankara Milletvekili Murat emir, 2015 senesinde meydana getirilen iki genel seçim içinde yaşananlara dikkat çekti ve AKP’lilere hitaben, “bilhassa de haziran-kasım içinde Türkiye’yi kaosa sürükleyerek oylarınızı artırma yoluna gittiniz. İktidarınızı, kaybettiğiniz iktidarınızı, bu şekilde gene tahkim etme yoluna gittiniz. Göz yumdunuz; o kaos ve kandan sizler, yeni bir iktidar ürettiniz” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda bugün, HDP’nin 10 Ekim 2015 tarihinde IŞİD’in Ankara Tren Garı’nın önünde düzenlemiş olduğu canlı bomba saldırısının araştırılmasına ilişkin önergesinin direkt gündeme alınması önerisi görüşüldü.

HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, önerge üzerine yapmış olduğu konuşmada şunları söylemiş oldu:

“Bugünlere gelen yola, Ekim 2014’teki ulusal Güvenlik kararları çerçevesinde alınan bir kararla gelinmişti ve o kapsamda 5 Haziran’da Diyarbakır’da, 20 Temmuz’da Suruç’ta -bunların hepsi 2015’te oluyor- 10 Ekim’de Ankara Garı’nda, 20 Ağustos’ta da Antep’te katliamlar yapılmış oldu. doğal bu katliamlarla birlikte bununla birlikte kırım girişimleri de yapılmış oldu. Burada 10 Ekim günü ne oldu? Gaziantep’ten, elini kolunu sallayan bombacılar Ankara’ya, gar önüne kadar girdiler ve orada kendilerini patlattılar. sonrasında ne oldu? doğal ki orada lüzumlu güvenlik önlemlerinin alınmadığını görüyorduk, biliyorduk. Ben de oradaydım, özetlemek gerekirse bunun tanıklarından birisiyim, 10 Ekim 2015’te gar önünde bulunan kişilerden birisiyim.

“AMBULANSLARIN GİRİŞİNİ ENGELLEDİLER”

Ortalıkta herhangi bir güvenlik gücü yokken, polis yokken insanoğlu yaşamını yitirdikten sonrasında, bomba patladıktan sonrasında ansızın güvenlik güçleri sağlıkçılardan, ambulanslardan ilkin oraya intikal ettiler ve ambulansların gelişini engellediler. İlk ambulans, patlamadan 45 dakika sonrasında sadece gelebildi, alana girebildi ve bir taraftan da yaralılara müdahale engellendi, gaz sıkıldı ve tazyikli su sıkılarak ilk yardım imkanları da engellenmiş oldu ve fazlaca sayıda kişinin ölümüne de sebebiyet verildi. Bu vakadan sonrasında, bu kişilerle ilgili, özetlemek gerekirse oradaki lüzumlu güvenlik önlemlerini almayan, haber alma bilgilerine karşın önlem almayanlara karşı herhangi bir soruşturma açılmadı, herhangi bir kovuşturma yapılmadı, herhangi bir dava açılmadı. Hatta şu şekilde acayip bir şey var; Antep Nizip’te, katliamdan 10 gün ilkin fazlaca yüklü oranda amonyum nitrat satın almak isteyen kişi var, bu belirleniyor ve savcılık bununla ilgili soruşturma açıp, araştırma başlatıp bu kişi hakkında Gaziantep güvenlik Genel Müdürlüğü Terörle Şube Müdürü’ne diyor ki ‘Bu kişiyi araştırın’. Kim bu kişi? Yakup Şahin. O gün, Antep’ten Ankara’ya gelen katillere, o bombacılara eskortluk eden araçtaki kişi Yakup Şahin; onları takip eden. fakat ne oluyor? Yakup Şahin’le ilgili herhangi bir araştırma, soruşturma yapılmıyor fakat bu araştırmayı, soruşturmayı yapmayanlarla ilgili de herhangi bir soruşturma, kovuşturma yok. Ne oluyor? kırım esnasında ambulanslar gelmediği için orada, iki tane polis vesilesiyle yaralıları hastaneye taşıyan insanoğlu, kamu aracını gasp etmekten dolayı yargılanıyorlar. özetlemek gerekirse yargılananlar da gene mağdurlar oluyor.

“BABASININ BAŞINDA ANMA icra eden YARGILANIYOR”

öteki taraftan, babasının mezarı başlangıcında anma icra eden, duygusal konuşma icra eden insanoğlu hakaretten, terör propagandasından ve benzeri uyduruk iddialardan aylarca, senelerce mahkemelerde yargılanıyorlar.

Gelinen noktada Ankara Gar katliamı, tarihimizin görmüş olduğu en büyük vahşetlerden bir tanesidir. sadece davaları da takip ediyoruz, bu davalardan da hiçbir umut yok, şu sebeple muntazam bir soruşturma, araştırma ve dava süreci yürütülmüyor. son olarak dava, 7 Ekim’de görüldü. O davaya katıldım ben ve orada, MİT’in tespitlerine nazaran IŞİD’in Türkiye sorumlusu, Türkiye emiri olarak malum kişi Kasım Güler şunu itiraf etti. tanık olarak kendi söylediğiydi mahkemede, dedi ki ‘Biz o dönemde elimizi kolumuzu sallayarak Türkiye’ye giriş-çıkış yapıyorduk. Ben, 4 ya da 5 kere Türkiye’ye giriş-çıkış yaptım. Sınırdaki güvenlik karakoluna yalnız data veriyordum, o data çerçevesinde de Türkiye’ye giriş-çıkış yapıyordum’. Bu kolaylıkla geldi bu katiller ve insanlarımızı katletti.”

CHP Ankara Milletvekili Murat emir ise şu şekilde konuştu:

“Maalesef 10 Ekim Ankara Garı katliamı, bu toprakların ve insanlığın görmüş olduğu en zalim, en kanlı, en alçak saldırıdır. fakat maalesef üstünden 7 yıl geçmiş olmasına karşın biz, Ankara Garı katliamı ve saldırıyla ilgili lüzumlu yüzleşmeyi yapamadık. Hukuki süreç savsatıldı. dostum bahsetti, göstermelik bir mahkeme süreci, sanki birkaç IŞİD’li militan, IŞİD’li katil bu işi planlamış, yapmış benzer halde, gerçek sorumlulara uzanmayan bir hukuki süreç işletildi. Oysa bu katliamı planlayanlar, arkasında duranlar, ona siyasal destek verenler, orada bu bomba tedarik edilirken güvenlik’in bilmesine karşın gereğini yapmayanlar, mülkiye raporlarına geçmiş olduğu benzer halde ‘Bir hücum yapılabilir’ istihbaratı alınmış olmasına karşın önlem almayanlar, adeta bu katiller Ankara’ya eskort eşliğinde gelirken hiçbir şey yapmayanlar suçlular fakat maalesef mahkeme bu biçim şeyleri görmezden geldi, duymazdan geldi.

“YARGILAMANIN GERÇEK SORUMLULARA UZANMASI GEREKİYOR”

Bir katil düşünün. İki kardeş; birisi Suruç katliamındaki bombacı ve bu kişi teknik takip altında, gene ‘Ankara emiri’ dedikleri İlhami Balı’yla devamlı görüşüyor, o da teknik takip altında fakat onlar hakkında hiçbir tape kaydı mahkemeye getirilmedi. Oysa İlhami Balı, firari sanık, 2016’da meğer Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi’nde, aranıyorken her nede olsa tedavi edilmiş. Baktığınız zaman bu kırım, devletin içindeki kirli odakların birilerinin bilgisi, ilgisi ve dikkatsizliği sonucunda gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla biz, bu mahkeme sürecini tamamlanmamış sayıyoruz, tamamlanmamış buluyoruz ve bu yargılamayı göstermelik buluyoruz. bu yüzden yargılamanın kesinlikle gerçek sorunlara ve suçlulara uzanması gerekiyor. fazlaca daha önemlisi dostlar, AKP iktidarı o günlerde IŞİD’e ‘IŞİD’ diyemiyordu ve o günkü dış politikanız, Suriye politikanızın bir gereği olarak da sınırlarımızın kevgire çevrilmesine izin verdiniz. O günkü ‘katil’ diyemediğiniz IŞİD saldırganları, ‘cihatçı, savaşçı’ adı altında istedikleri benzer halde Türkiye’ye girip çıkıyorlardı. Hatta yaralandıklarında Türkiye’de hastanelerde tedavi görüyorlardı.

“KAOS VE KANDAN YENİ BİR İKTİDAR ÜRETTİNİZ”

bilhassa de haziran-kasım içinde Türkiye’yi kaosa sürükleyerek oylarınızı artırma yoluna gittiniz. İktidarınızı, kaybettiğiniz iktidarınızı bu şekilde gene tahkim etme yoluna gittiniz. Göz yumdunuz; o kaos ve kandan sizler, yeni bir iktidar ürettiniz.”

Araştırma önergesinin direkt gündeme alınması önerisi, meydana getirilen oylamada AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.

Milliyetçi Hareket Partisi AK Parti Güncel Haberler

TBMM Genel Kurulu toplandı – Haberler


TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplandı.

Bilgiç, Genel Kurulda üç milletvekiline gündem dışı yemin etti.

AK Parti Karaman Milletvekili Recep Şeker “13 Mayıs Türk Dil Bayramı ve Karaman”, CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere “Adıyaman’ın Besni ilçesinde meydana gelen dolu felaketinden ziyan olan ziraatçi ve vatandaşların durumu”, HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu ise “engellilerin sorunları ve talepleri” mevzularında gündem dışı konuştu.

Süreyya Sadi Bilgiç Milletvekili Karaman TBMM politika Haberler