Geleneksel el sanatlarına ömürlerini adayan sanatkarlar, kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerini, Kültür ve gezim Bakanlığının davetlisi olarak katıldıkları festivallerde tanıtıyor.
Binlerce senelik tarihten gelen, kültürel özellikleri yansıtan ve ustadan çırağa aktarılarak günümüze ulaşan el sanatları, düzenlenen festivallerle gelecek nesillere aktarılıyor.
Bu kapsamda Kültür ve gezim Bakanlığı desteğiyle düzenlenen “Kayseri Altın Eller Geleneksel El Sanatları Festivali”ne katılan ve zamanı Kayseri Kalesi’nde stant açan 17 ilden 31 sanatkar, ahşap işçiliği, taş oymacılığı, telkari, keçe, kırkyama, yazmacılık, ahşap baskı, yemeni, tulum, naht sanatı, ebru, hüsn-i hat, kemik tarak, saraçlık, çini ve tamzara dokuma şeklinde sanatları icra ediyor.
Festivale Şanlıurfa’dan katılan ahşap işçiliği devlet sanatkarı Osman Nergiz (67), AA muhabirine, 57 senedir yapmış olduğu mesleği 10 yaşlarında babasından öğrendiğini ve 5 çocuğuna da öğrettiğini söylemiş oldu.
Kurs hocası olarak 6 yıl eğitim verdiğini, sayısız festival ve sergiye katıldığını vurgulayan Nergiz, Bakanlığın kendisini, Türkiye genelindeki 65. devlet sanatkarı olarak seçtiğini beyan etti.
“Üsküp’te de sanatımızı tanıtmaya çalıştım”
Kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarını yaşatmak için bu şekilde festivaller düzenlenmesini kıymetli bulduğuna dikkati çeken Nergiz, “biz de buralarda bunu fiili olarak gösterip, insanlara anlatmaya çalışıyoruz. Daha ilkin şimal Makedonya’nın başkenti Üsküp’te de 3 yıl sanatımızı tanıtmaya çalıştım.” dedi.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’a albüm yaptım”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a armağan edilmek suretiyle bir emek harcama yaptığını özetleyen Nergiz, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir albüm yapmıştım. 2019 yılından beri saklıyorum. Bir türlü bir araya gelip kendisine teslim edemedim. Tek parça bir ceviz ağacı, cami şeklinde. Menteşesi, her şeyi kendisinden olan bir albüm. Bunu açtığın süre içinde Cumhurbaşkanımız ile Hanımefendinin fotoğraflarını da koyduk ki ayrı bir işçilik olsun dedik. Nasip, inşallah bigün kendilerine teslim ederiz.” diye konuştu.
Adıyaman’ın Besni kazasından festivale katılan 52 yaşındaki yemeni ustası Hakan Özçetinkaya ise dedesinden öğrendiği mesleğini averaj 38 senedir sürdürdüğünü söylemiş oldu.
Yemeniyi tanıtmayı ve insanlara sevdirmeyi amaçladığını belirten Özçetinkaya, şunları kaydetti:
“Yemeni deriden yapılıyor. Altındaki köselesi camız köselesi, üstündeki deri dana derisi, içinde kullandığımız meşin koyun meşini. İçinde kimyasal vasıta-gereç yok. Kimyasal vasıta-gereç olmadığı için terleyen ayağın terini çabucak emer, ayakta koku, mantar, kaşıntı yapmaz. Vücudun elektriğini atar. Daha ilkin kullananlar tereddütsüz alıyor. İlk kez görenler ise merak ediyor, neye yaradığını soruyorlar. Onlara anlatmaya ve sevdirmeye çalışıyoruz.”
“bu şekilde bir uygulama olmasaydı biz buralara gelmezdik”
Festivalin hazırlanmasında alın teri dökenlere teşekkür eden Özçetinkaya, “bu şekilde bir uygulama olmasaydı biz buralara gelmezdik. Kültür ve gezim Bakanlığımız yardımıyla olan bir şey. Bakanlığımız bizi buralara çağrı etmezse yaptığımız ürünleri iyi mi insanlara tanıtacağız, giymek isteyene iyi mi sunacağız. Orada, kapalı bir çevre içinde kalacaktık. Seve seve katılıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Giresun’un Şebinkarahisar kazasından gelen “tamzara dokuma” ustası Nazire Kelemci de (52) unutulmaya yüz tutmuş el sanatının 2010 senesinde üniversite, belediye ve halk eğitim tarafınca Avrupa Birliği projesi ile gene canlandığını altını çizdi.
“Giresun Günleri” etkinlikleri kapsamında birçok kente gittiğini aktaran Kelemci, “Gelen hepimiz fazlaca merak ediyor. fazlaca da fazla ilgi görüyor. Tezgahı görünce ‘halı tezgahı’ diyorlar. Ben de ‘halı değil, kumaş tezgahı’ diyorum. Biz burada ince kumaş dokuyoruz.” şeklinde konuştu.
Kayseri Kültür Sanat Haberler